TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK'TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Memurların maaş politikası yeniden düzenlenmelidir

TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK'TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bugün TV’de yayınlanan “AKTÜEL” programına katılarak Toplu Sözleşme Görüşmeleri ve süreci değerlendirdi. “Yüzde 4+4 ve yüzde 3+3 müzakere edilemez diyenler, Yüzde 5+4’ü nasıl müzakereye değer buluyorlar? Bu nasıl bir “U” dönüşüdür” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Oransal zamlarla memur ve memur emeklisinin ülke gerçeklerine uygun bir hayat standardını yakalamaları mümkün olmayacaktır” dedi. Koncuk, “Önceki günlerde Bugün TV aracılığı ile Türkiye Kamu-Sen’in ekonomik ve sosyal taleplerini buradan iletmiştik. O günden bugüne bazı gelişmeler oldu Kamu İşveren Kurulu Hükümet adına 2016 ve 2017 yılı için zam oranlarını açıkladı, bu önemli bir gelişmeydi. Burada zam teklifi ile beraber sendikaların tutumlarını da göz önüne alıp değerlendirme yapmak gerekiyor. Yetkili konfederasyon Memur-Sen, dolayısıyla imzayı atacak olan konfederasyonda onlardır. Burada, sendikal strateji de kamu çalışanları ve emeklilerin durumları ile ilgili önemli bir hale geliyor. Memurlarımız açısında da, emeklilerimiz açısında da iki yıllık bir süreç söz konusu, yani 730 günden bahsediyoruz. Bu görüşmelerde tespit edilecek oran 20 milyon insanı yakından ilgilendiriyor. Hükümet bugün yüzde 4+4’ü yüzde 5+4’e çıkardı. Bu ne anlama geliyor? Bütçeye 1.5 milyar TL ek maliyet anlamına geliyor. Peki bu bir puanlık artış 20 milyon insan için ne anlama geliyor? Aylık ortalama 5 TL zam anlamına geliyor hatta belki de 5 TL’yi dahi bulmayacak bir zamdır bu. Biz masaya otururken yüzde 22’lik oransal zam ve 100 TL taban aylığa zam istedik. Hükümet yüzde 4+4 zam teklifini getirdi, bunu da yüzde 5+4 e çıkardı. 2017 yılı için ise yüzde 3+3’lük bir zam verildi ve bu teklif hala yerinde saymaya devam ediyor. Bugün masada Çalışma Bakanı sayın Faruk Çelik’e de ifade ettim, yetkililer zaman zaman açıklamalarında, “Memuru ve memur emeklilerini enflasyona ezdirmedik” diyorlar, halbuki 2014 de alınan zam ile memur ve emekliler enflasyona ezdirilmişlerdir. 2014 yılında enflasyon oranı yüzde 8,2 oldu. Ortalama memur maaşına yapılan zam ise yüzde 5.2 civarında, buradan yüzde 3’lük bir alacağımız var. Bugün masada şöyle bir teklif yaptım, “Hükümet zam politikalarını gözden geçirmelidir, enflasyon oranında yapılan zam sıfır zam demektir. O yıl hiç zam yapmamışsanız paranın reel değerini korumuşsunuz demektir. Ekonomik büyümeden pay verilmesi, refah payı verilmesi ve enflasyon farkı verilerek memur ve emeklilerin Türkiye’nin ekonomisinin gelişmelerine mütenasip olarak alım gücünü artıralım” dedim. Şu ana kadar AKP hükümetinin böyle bir anlayışına şahit olmadık. Ben bugün masada bunun artık bir sistem haline dönüştürülmesi gerektiğini ve bundan sonra problemlerin kolaylıkla çözülmesinin mümkün olduğunu söyledim. Hükümet tarafından bu kabul görür mü bilemiyorum ama memur ve emeklinin oransal zamlarla ülkenin ekonomik gerçeklerine uygun bir hayat standardını yakalamaları mümkün olmayacaktır. Memur-Sen’liler geçtiğimiz Cuma günü yapılan toplantıda, teklifin sunulmasının ardından ayağa kalktılar ve bunu da bir tepki olarak değerlendirdiler. “Yüzde 4+4 ve yüzde 3+3 müzakere edilemez” dediler. Bugünde aynı iddia ile masaya oturdular ve ardından “Yüzde 5+4’ü müzakere edilebilir buluyoruz” dediler. Bu çok ciddi bir “U” dönüşüdür. En düşük memur maaşı 1811 TL, bu maaşa 2016 Ocak ayında yüzde 4 zam yapıldığında 70-75 TL’lik bir artış, ikinci altı ayında da yüzde 5’lik bir artışla 80-90 TL ortalama bir atış olacak demektir. Bu en düşük memur maaşını 2 Bin TL civarına çıkarıyor. Bizim Türkiye Kamu-Sen olarak yaptığımız asgari geçim endeksi tutarına göre dört kişilik bir aileye aylık 4284 TL gerekmektedir. TÜİK verilerine göre bir aileye 4284 TL girmesi gerekirken, en düşük devlet memuru maaşı ortada. Ortalama devlet memuru maaşı ise 2407 TL, yani, ortalama bir memur yüzde 78 daha az bir maaşla geçiniyor. Bunu emeklilerimiz bakımında değerlendirdiğimizde durum daha da vahim bir hal alıyor. 25 yıl üzerinden emekli olmuş memur emeklisinin durumu ele alındığında 1600-1700 TL civarında bir maaşı var ve 4284 - 1600 TL dediğimizde çok daha farklı bir rakam ortaya çıkıyor. Emeklilerimiz, TÜİK verileriyle tespit edilen 4284 TL’nin belki de yüzde 150 daha azıyla yaşamak zorunda bırakılıyor.” dedi. KONCUK: 2014-2015 YILI KAYIPLARIMIZDAN VAZGEÇMEYİZ 2014 ve 2015 yılı kayıplarının Türkiye Kamu-Sen’in kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bir erken seçim olursa AKP hükümeti memur ve memur emeklisinin yüzüne nasıl bakacaktır?” dedi. Koncuk, “2014 ve 2015 yılı kayıplarımız Türkiye Kamu-Sen’in kırmızı çizgisidir . Ancak, Türkiye Kamu-Sen’in kırmızı çizgisi olan bu kayıplar Memur-Sen’in kırmızı çizgisi haline bir türlü gelemedi. Hükümet zaten kayıplar konusuna hiç girmiyor. 2015 yılında net bir matematik var önümüzde, genel seçimden önce kamu işçilerine yüzde 11,3 zam ve 500 TL iyileştirme yapıldı. Düşük maaş guruplarına da iyileştirmeler yapıldı, elbette daha iyisini hak ediyorlar, ancak aynı ülkede aynı zorluklar içinde yaşıyoruz. Milletin kasasından kamu işçisine bu zamları yapıyorsanız memur ve emekliye yüzde 6 zammı nasıl izah ediyorsunuz diyoruz? Kamu işçilerine yapılan zam baz alındığında memur ve emeklilerin sadece 2015 yılından yüzde 5.3 ve 500 TL zam alacağı doğuyor. Hangi vicdan bu ayrımı kabul edilebilir? Seçim öncesi kamu işçilerine bir seçim zammı mı yapılmıştır? Erken seçim söz konusu olursa AKP 5 milyon memur ve emeklinin yüzüne nasıl bakıp oy isteyecek? 2014 ve 2015 yılı alacaklarımızı göz önüne almayan bir teklifi doğru bir teklif olarak görmüyoruz. Biz bugün ayrıca masada bir teklifi daha gündeme getirdik. Muhalefet partilerimiz seçim beyannamelerinde “Dini bayramlarda birer maaş ikramiye vereceğiz” dediler. Bende masada “Gelin bir gelenek başlatalım, hadi 1600 TL vermeyin, bir maaş vermeyin, bunu da AKP iktidarı başlatmış olsun, memurlara ve tüm emeklilere dini bayramlarda insanların mutluluğuna katkı sağlamak adına bir rakam koyalım ortaya ve bu geleneği başlatalım” dedim. İnşallah bu teklifimiz kabul görür. Toplu sözleşme masasında çok şey bekliyoruz. Sadece oransal zamlardan, iki yıllık zamlardan bahsetmiyoruz. Kadrosuz çalışanlar var, 4-C ve 4-B’li çalışanlar var, işçi iken üniversite bitirmiş ve devlet memuru olmak isteyenler var, bu insanlar statüme uygun bir görev istiyorum diyor ve sayıları 22 bin kişi civarı, vekil ebeler, vekil imamlar var. Vekil ebe vekil imam nedir? Biz hangi çağda yaşıyoruz? Böyle bir şey olur mu? PTT’de idari hizmet sözleşmesi diye ucube bir uygulama var, insanların kaderi yöneticilerin iki dudağı arasında. Hukukun geliştiği iddia edilen günümüzde, AKP iktidarı ile çalışma hayatı delik deşik oldu, adeta köstebek tarlasına döndü. Bu insanların beklentilerine uygun bir cevap masadan şu ana kadar alınamadı. Emeklilik konusu çok konuşuluyor, emeklilik bağlanma oranları son derece düşük, kamuda emekliliği gelen insanlar emekli olmaktan imtina ediyorlar, emekli olan insanın maaşı neredeyse yarı yarıya düşüyor. Tabii geriden gelen genç bir nüfus var, 417 bin atama bekleyen öğretmen var, 430 bin İİBF mezunu genç var, 800 bin ön lisans mezunu var, 2 milyon lise mezunu gencimiz var iş bekleyen, dolayısıyla emekli bağlama oranlarını konuşmamız lazım. Vergi dilimi meselesi var, bunları konuşup çözmek gerekiyor. Ataması yapılamayan öğretmenler, İİBF mezunlarının durumu ve diğer gençlerimizin durumu hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bu masadan öğretmen atamasını artıran bir karar çıkarılamaz ama biz onların her türlü faaliyet ve taleplerine destek veriyoruz. 31 Ağustos’ta öğretmen ataması yapılması söz konusu. Ben geçenlerde bir açıklama yaptım, hükümetin 47 bin öğretmen atama sözü vardı, söz namustur, Cumhurbaşkanı seçimden önce Kırıkkale mitinginde 47 bin öğretmen ataması sözü verdi ama şu an 10 bin eksik söz konusu. Biz diyoruz ki, 10 bin eksiği tamamlayın, Cumhurbaşkanının sözü havada kalmıştır, bu söz yerine gelmelidir. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile görüştüm, sayın Avcı, “Ben 37 bin dedim, 47 bin demedim” diyor ama ortada bir 47 bin rakamı var yani kullanılabilir bir kadro var. Maliye Bakanlığı’nın 10 bin kadroyu daha aktif hale getirmesi zor mudur? Sayın Nabi Avcı Bakanlar Kurulunda bu konuyu gündeme getirerek, bu sözü yerine getirelim diyemez mi? Bu son derece kolay bir iş, iktidar bundan bile imtina ediyor. İİBF mezunları için 2015 yılında toplam 390 kadro ayrılıyor, bu son derece azdır. 430 bin mezunu olan bu fakülteye bu kadar kadro ayrılır mı? Gençleri umutsuzluğa sevk etmek devlet yönetmek midir? AKP “Bizim her alanda projemiz var” diyor genç işsizliği çözmek için hangi projeyi ortaya koydunuz? 2002 yılında önce 72 bin olan ataması yapılamayan öğretmen sayısı bugün 417 bine çıkmışsa bunun hesabını vermelisiniz. “En fazla atama yapan iktidarız” diye övüneceğinize, “En fazla ataması yapılamayan öğretmen bizim iktidarımızda oldunun” hesabını verin. 5 milyon genç işsizin derdiyle hemhal olmak lazım , her evde birden fazla işsiz var. Birilerinin bunun hesabını vermesi lazım. 13 yılda bu kadar genç işsiz hangi beceriksiz yönetim anlayışıyla oluşturuldu, bunun hesabının verilmesi gerekmektedir” dedi.  
Güncelleme Tarihi: 19 Ağustos 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER