Yeni Hükümetin Önceliği Eğitim Olmalıdır

Eğitim Bir-Sen 2010-2011 Eğitim-Öğretim Yılı Sonu Basın Açıklaması

Yeni Hükümetin Önceliği Eğitim Olmalıdır
Genel Sekreterimiz Ahmet Özer, yeni hükümetin önceliği eğitime vermesi çağrısında bulunarak, “Yeni bir eğitim dönemi daha, temel sorunların çözümüne yönelik kalıcı bir yaklaşım ortaya konulmadan ve eğitim çalışanlarının mesleki performansını artıracak, onları, verdikleri hizmetin önemine uygun bir hayat düzeyine taşıyacak adımlar atılamadan tamamlanmıştır. Meclis’ten, başta sivil anayasa olmak üzere, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm üretmesini bekliyoruz” dedi.

 

Özer, 2010-2011 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla Mado Cafe-Restaurant’ta bir basın toplantısı düzenledi.

 

24. Dönem Milletvekili Genel Seçiminin tamamlandığını hatırlatan Ahmet Özer, “Milletimiz tercihini yapmış, seçtiği vekillerini TBMM’ye göndermiş, verdikleri sözü tutmalarını beklemektedir. Sandıktan temsil gücü yüksek, yeni anayasaya meşruiyet sağlayacak bir meclis çıkmıştır. Bu meclisin ilk görevi, meşruiyet debisi yüksek bir anayasa yapmak olmalıdır. Milletimiz, demokratikleşmeyi, özgürlük alanlarının genişletilmesini beklemektedir. Yeni anayasa hazırlanırken, farklı kesimlerin görüşleri dikkate alınmalı, endişeler giderilmelidir” şeklinde konuştu.

 

En Önemli Kazanım Sözleşmeli Öğretmenlerin Kadroya Geçirilmesidir

Yıllardır sorun olarak devam eden sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının doğru olmadığına dair açıklamalarının anlaşılmış olmasının sevindirici olduğunu kaydeden Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadro talebimizin başarıyla sonuçlanmasında göstermiş olduğu duyarlılık dolayısıyla Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi yolundaki mücadelemiz amaçladığımız şekilde sonuçlanmıştır. 2011 yılında eğitim çalışanları açısından en önemli kazanımlardan birisi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya şartsız geçmiş olmasıdır. Ancak kadroya geçişi sağlayan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’den önce sözleşmeli olup kadroya geçen sözleşmeli öğretmenler de kararnamenin verdiği mali, sosyal ve özlük haklardan yararlanmalıdır.”

 

Şifre İddiaları 2011’de Eğitimin Gündemini Meşgul Etmiştir

YGS’de şifre iddialarının adayları tedirgin, aileleri huzursuz ve kamuoyunu fazlasıyla meşgul ettiğini vurgulayan Özer, “ÖSYM, yaşanan süreçten yara almış, sınav güvenliğine ilişkin tartışmalar yeni yöntem arayışlarını gündeme getirmiştir. Siyasilerin tartışmalara katılması ve alanlarda propaganda malzemesi olarak kullanması toplumun dikkatini çekmiş, bazı marjinal grupların yaşanan olumsuzlukları fırsata dönüştürme gayretleri gözlerden kaçmamıştır. Eğitim sistemimizin sınav ve dershane odaklı oluşu tartışmanın ana konusu olması gerekirken, mazrufa değil zarfa takılıp kalınmıştır” diye konuştu.

 

Değerler Eğitimi Eğitimde Ana Gündem Olmalıdır

Özer, eğitim sisteminin değerlerden, karakter eğitiminden ziyade test çözmedeki başarıyı kıstas almasının hep tartışma konusu olduğunu belirterek, “Eğitim müfredatının içeriğine mercek tutulmalı, eğitim sistemimiz karakter, ahlak ve değer kazandıran bir formata çekilmelidir” ifadelerini kullandı.

 



Eğitimcilerin Tahsildarlığı Sona Ermelidir

Eğitim kurumlarına bütçe ayrılmaması nedeniyle Okul Aile Birlikleri vasıtasıyla velilerden aidat ve zorunlu bağış alınmasına hala bir çözüm bulunamadığına dikkat çeken Ahmet Özer, şöyle konuştu: “Okul yönetimi, öğrenci, öğretmen ve veli arasına zorunlu bağış ve tahsildarlığın girmiş olması eğitimi olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Eğitimde hizmet satın alınarak okullara yardımcı hizmetli personel takviyesi yapılmış olması okul idarelerini biraz rahatlatmış ama takviyenin sınırlı sayıda kalması nedeniyle sorunu kökten çözmemiştir. Okullara bütçe ayrılmalı, eğitim çalışanları tahsildarlıktan kurtarılmalıdır.”

 

Öğretmen Açığı Devam Etmektedir

Eğitimin en temel sorunlarının başında, bir türlü kapatılamayan öğretmen açığının geldiğini dile getiren Özer, “1 Haziran 2011 tarihinde 28 bin 486 öğretmen atanmasına rağmen, hala 130 bine yakın açık söz konusudur. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılması gibi, yeni öğretmen alınarak eğitimde ücretli öğretmen dönemi de mutlaka kapatılmalıdır. Öğretmen açığının yoğunluklu olarak hissedildiği kalkınmada öncelikli yörelerde ise, söz konusu açığın önüne geçmek için, bu yörelerde çalışan öğretmenlere ücret anlamında pozitif ayrımcılık yapılmalı, ek tazminat ödenmelidir” dedi.

 

Ek Ders Esaslarına İlişkin Taleplerimiz Hayata Geçirilmelidir

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, sendikalardan ek ders esaslarına ilişkin görüş istediğini ve sendikamızın da bu kapsamda görüşlerini Bakanlığa ilettiğini hatırlatan Özer, eğitim kurumları yöneticilerinin aylık karşılığı haftada 6 saat derse girme zorunluluğunun kaldırılmasını, ikili eğitim yapan okulların yöneticilerinin ek ders ücretlerinde; ek ödeme alamayan Eğitim müfettişleri, Şube müdürleri, Eğitim uzmanları ve şeflerin mağduriyetlerinin giderilmesi için ücretlerinde iyileştirme yapılmasını, şimdiye kadar herhangi bir artış yapılmayan ek ders ücreti saatinin en az 12 TL’ye çıkarılması ve ek ders ücretlerinin vergiden muaf tutularak, vergi matrahına dâhil edilmemesini istedi.

 

Özer, rotasyonun İl Milli Eğitim müdürlerine, İl Müdür yardımcılarına, İlçe Milli Eğitim müdürlerine, Şube müdürlerine, Eğitim müfettişlerine de uygulanmasını, Kariyer Basamakları Sınavı’nın biran önce yapılmasını, 4/C’li personelin de kadroya alınmasını, Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin bir an önce yürürlüğe girmesini talep etti.  


 



Üniversitelerdeki Antidemokratik Uygulamalar Bitmelidir

Üniversitelerde yaşanan sorunlara da değinen Ahmet Özer, “Üniversitelerde GİH sınıfı çalışanlarının ve akademik personelin sorunlarının çözümü kolay olmamaktadır. Üniversite yönetimlerinin sendikaları paydaş olarak görme ve çözüm ortağı olarak kabul etme alışkanlıkları gelişmemiştir. Disiplin kurullarında yargısız infazlar engellenememektedir. Bazı üniversitelerin özgürlükçü bir çizgiye gelmekte direnme ve kılık kıyafet gibi konuları sorun yapmaya devam etme alışkanlıkları sürmektedir. Antidemokratik uygulamalar üniversite yönetimlerine yakışmamaktadır. Eğitimdeki vesayetin en önemli göstergesi olan özgürlüklerin turnikelere sıkıştırılması alışkanlığından derhal vazgeçilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

egitimbirsen.org.tr






Güncelleme Tarihi: 16 Haziran 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER