'Şimdi yeni şeyler söylemek lazım'

Adıyaman Üniversitesi Rektör Adayı, Tıp Fakültesi Dekan V. Prof.Dr. Mustafa Öztürk, Mevlana’nın ''Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım'' sözüyle akademisyenlere seslenerek destek istedi

'Şimdi yeni şeyler söylemek lazım'
Adıyaman Üniversitesi Rektör Adayı Prof.Dr. Mustafa Öztürk, “Bugün Adıyaman Üniversitesi’nde (ADYÜ) rektör adaylığımı ilan edişim ve ‘Adaylık Açıklaması’nı üniversitemizin tüm akademik personeliyle e-posta yoluyla paylaşımımındokuzuncu günü. Yani 8 nisan’dan itibaren ADYÜ’deki bu yarışa en son katılan öğretim üyesiyim ve 20 nisan pazartesi günü de seçimimiz yapılacak. Niçin ‘sonradan sonraya’ bu yarışa katılmaya karar verdiğimi ve bu arada ADYÜ yönetimi ya da rektörlüğü ile ilgili bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
ADYÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı’na getirilmemden yana tam 9 ay geçti. Bu süre zarfında başta tıp fakültemizdeki öğretim üyelerinin yaşadığı sorunlar olmak üzere üniversitemizin genel durumunu ve yönetim tarzını bizzat yaşayarak müşahede ettim.” dedi.
Öztürk, “Öncelikle şu noktayı vurgulamam gerekir ki bunu ‘Adaylık Açıklaması’nda da ifade etmiş ve ‘genç bir üniversite olmasına rağmen ADYÜ aynı yıllarda kurulan akran üniversitelerin birçoğundan –öğrenci sayısı, mevcut bölümlerin çeşitliliği vb bakımdan- daha iyi durumdadır. Dolayısıyla, üniversitemizi  bu seviyeye taşımak için emek veren, çaba sarf eden ve katkı sağlayan herkese teşekkürü bir borç bildiğimi’ belirtmiştim.” dedi.
Tıp Fakültesinin 400 yataklı hastaneye yakın projelendirilmesi gerektiğini de söyleyen Öztürk, “Üniversitelerin özellikle tıp, dişhekimliği, hemşirelik gibi sağlıkla ilgili fakülte ve bölümlerinde görev yapan öğretim üyelerinin üç farklı çalışma alanı olup bunlar sağlık hizmet sunumu, eğitim faaliyetleri ve araştırma, proje vb den oluşan diğer akademik/bilimsel faaliyetlerdir. Bu alanlar doğaldır ki tamamen birbirinden ayrı değildir, geçişlidir ve çoğu zaman birbirinden beslenmektedir. Ancak, üçünün arasında bir denge olması, sağlık bilimleri alanındaki bir öğretim üyesinin belli zaman periyodları içerisinde bu alanların üçünde de mesai harcaması ve bunun sonucunda maddi manevi karşılığını alması idealdir hatta yasal olarak olmasa da fiili bir zorunluluktur. Bilindiği gibi üniversitemizin Sağlık Bakanlığı(SB) ile yaptığı bir protokol gereğince üniversitemiz tıp fakültesinin hastanesi de dahil Adıyaman merkezdeki tüm kamu hastaneleri SB-ADYÜ Adıyaman Eğitim Araştırma Hastanesi (EAH) olarak hizmet vermektedir.  Protokol gereği, tıp fakültesindeki klinisyen öğretim üyelerinin hemen hepsinin günlük mesailerinin tamamı, poliklinik, ameliyathane vb yerlerde sağlık hizmet sunumuyla geçmektedir. Dolayısıyla yukarıda vurguladığımız, sağlık bilimleri alanındaki bir öğretim üyesinin üç temel uğraşı alanı arasında olması gereken denge maalesef sağlanamamaktadır. Bu tabloya, sözgelimi ADYÜTıp Fakültesi’nin yeni bir fakülte olduğu, öğretim üyelerinin büyük çoğunluğunun akademik hayatlarının başlangıcında olan yardımcı doçentlerden oluştuğu gerçeği de eklendiğinde durum daha da vahim hale gelmektedir. Bu günlerde SB’nın yaptırdığı 400 yataklı yeni devlet hastanesine başta EAH içerisinde yer alan üniversite hastane birimi olmak üzere EAH’ıntüm birimlerinin taşınması ile birçok sorun hafifleyeceğini düşünüyorum. Bununla birlikte taşınmayı takiben yeni hastanenin dekanlık, temel bilimler binası vb tıp fakültesinin diğer birimlerinden uzakta olması gibi bir takım yeni sorunların ortaya çıkacağı aşikârdır. Bu nedenle yeni hastanenin etrafında, tıp fakültesinin tüm birimlerinin hatta staj, laboratuvar vb birbirleriyle sıkı ilişkileri nedeniyle sağlıkla ilgili tüm fakülte ve bölümlerin yer aldığı bir sağlık kampüsünün olabilirliğinin tartışılması, uygun bulunduğu takdirde projelendirilmesi ve bir an önce faaliyete geçirilmesi önem arz etmektedir.” dedi.
Öztürk, “Ortak kullanım ya da afiliasyonla ilgili bir diğer önemli nokta da, şu an ortak kullanımda olan 17 tıp fakültesinden büyükşehirlerdeki dördü hariç diğerlerinin aşağı yukarı ADYÜTıp Fakültesi ile benzer şartlarda olduklarıdır. Dolayısıyla sorunların çözümünün önemli bir kısmının, konunun SB ve YÖK düzeyinde ele alınmasıyla mümkün olacağı kanaatini taşıyorum. Özet olarak, önümüzdeki dönem ADYÜ Rektörünün en önemli ve öncelikli iş yükünü bu konunun oluşturacağını tahmin ediyorum. Rektör seçilmem halinde, gerek 9 aylık dekanlığım boyunca bu sorunu bizzat yaşayan biri olmam ve gerekse daha önceki SB’daki üst düzey yöneticilik deneyimim dolayısıyla şahsen bu sorunu daha rahat yöneteceğimi düşünüyorum.
Üniversitemizin halihazırdaki yönetim tarzına ilişkin görüşlerimi yine bu üniversitedeki 9 ayını ara kademe bir yöneticilik (dekan) yapmış birisi olarak yaşadıklarım ve bu süre içerisinde gözlemlerimden hareketle şöyle özetlemek istiyorum: Biz ara kademe yöneticilere, kendi bölüm/temalarına ilişkin çok az alan (inisiyatif dolayısıyla sorumluluk alma, tanımlanmış alanlarda kendi kararını verebilme vb) bırakılmaktadır. Bu sorun daha alt kademelere inildikçe doğal olarak daha da artmaktadır… Bu duruma yol açan asıl neden, bana göre, daha sonraki kademeler tarafından değerlendirilmesi/karar verilmesi/uygulanması gereken pek çok iş ve işleyişe en tepedeki yöneticinin (Rektör) karar vermesi yol açmaktadır.” dedi.
Rektör seçilmesi halinde hangi ilkeler ve değerlerle görev yapacağını da Prof.Dr. Mustafa Öztürk şöyle açıkladı; “Dolayısıyla Rektörlük seçimi için belirlemiş ve benimsemiş olduğum aşağıdaki ilke ve değerlerin pek çoğunda,üniversitemizin mevcut yönetim tarzının yetersiz/sorunlu olduğunu düşünüyorum:
Temel ilke ve değerler:
Bütün iş ve işlemlerde ADALET in gözetildiği,
Akademik ve idari kadrolara atamada LİYAKAT ın esas alındığı,
ŞEFFAF: tüm yönetim organı ve kurullarının adeta camdan bir ev olduğu,
KATILIMCI: senatodan anabilim dalı akademik kurullarına kadar tüm yönetim organı ve kurullarının çalıştığı,
EVRENSEL düşüncenin hâkim olduğu,
İNOVATİF, bilim ve proje üreten bir üniversite.
Nasıl bir ADYÜ?
Kurumsal ve kişisel performansın teşvik edildiği,
Başarının ödüllendirildiği
Akademik-idari personeli ve öğrencisi tarafından benimsenen,
Şehri ve bölgesiyle barışık ve kaynaşmış,
Bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde tercih edilen,
Üretilen bilgi ve birikiminin bilim havuzuna topluma ve sanayiye aktarıldığı bir ADYÜ.”
Öztürk, “
Son söz olarak, bu basın açıklamamı, Hz. Mevlana’nın bir sözüyle bitirmek istiyor, sizlere ve sizlerin aracılığıyla tüm Adıyaman’lı hemşerilerime saygı ve selamlarımı iletiyorum: 'Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım”
 
Prof.Dr. Mustafa Öztürk Kimdir?
1962’de Yozgat-Sorgun'da doğdu. İlk ve orta öğretimini Kayseri'de tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1989’da mezun oldu. Ekim 1989'da Karaman-Ayrancı Üçharman Köyü Sağlık Ocağı’nda pratisyen hekim olarak zorunlu hizmete başladı. Daha sonra Kayseri-Hacılar Merkez ve M.Sami Boydak Sağlık Ocaklarında görev yaptı (1991-1995). Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde başladığı Halk Sağlığı Doktora programını Haziran 1995'te tamamladı. Askerliğini yedeksubay olarak Bursa’da yaptı. Mart 1997’de Yardımcı Doçent olarak atandığı Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nı kurdu ve yaklaşık 15 yıl süreyle anabilim dalı başkanlığını yürüttü. Kasım 2005’te Doçent oldu. Şubat 2012’de YÖK Kanunu’nun 38. Maddesine göre görevlendirildiği Sağlık Bakanlığı’nda Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Temmuz 2012’deYıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Halk Sağlığı Anabilim Dalı’na profesör olarak atandı ve YBÜ tarafından Sağlık Bakanlığı’ndaki görevlendirilmesi uzatıldı.  Kasım 2012’de Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğüne getirildi. Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü, Mustafa Öztürk’ün müdürlüğü sırasında dört farklı alanda (aşılama hizmetleri, kanser taramaları, tütün denetimi ve obezite ile mücadeleye yönelik faaliyetler) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun “başarı” ödülünü aldı. Haziran 2014’de YÖK Kanunu’nun 40-B Maddesine göre YBÜ’den Adıyaman Üniversitesi’ne görevlendirilmesi nedeniyle Sağlık Bakanlığı’ndaki görevlendirmesi sona ermiş oldu.
Öztürk, 7 Temmuz 2014’ten itibaren Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı görevini YÖK oluru ile yürütmektedir. Ancak, asaleten görevlendirilmesi henüz gerçekleşmemiştir.
Öztürk’ün 60’ı uluslararası olmak üzere 200’ü aşkın yayını mevcuttur ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nde iken danışmanlığı altında 3 adet tıpta uzmanlık, 9adet yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Öztürk’ün yabancı dili İngilizce olup evli ve üç babasıdır.
 
Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER