SİZİN İÇİN EN DOĞRU MESLEK HANGİSİ ?

Üniversite sınav maratonu yarın tamamlanıyor.Ama nasıl zor süreç bundan sonra!

SİZİN İÇİN EN DOĞRU MESLEK HANGİSİ ?
Önce puanlar gelecek, ardından da  üniversite ve meslek seçimi var.
Peki hangisi daha önemli?
4, 5 yıl okunacak üniversite mi yoksa bir ömür boyu sürdürülecek olan meslek mi?
Kimilerine göre, marka bir üniversite olsun da, hangisi olursa olsun.
Kimilerine göreyse, önemli olan meslek, o fakülteye girsin de Türkiye’nin neresi olursa olsun, hiç önemi yok.
Bazıları için de ne meslek ne üniversitenin bir önemi var.
Onlar için önemli olan gideceği üniversitenin bulunduğu kent.
O kente gitsin yeter, gerisi hiç önemli değil.
Bir de ailesinin bulunduğu kentten yani evden uzaklaşıp özgürlüğüne kavuşmak isteyenler var ki, onlar için hiçbir şeyin önemi yok.
Tek istekleri var, o da bir an önce evden uzaklaşmak! Garip ama bu gruba girenlerin sayısı her geçen gün artıyor...
Gelin şimdi bu yönelimleri, daha önceki adaylara yaptığımız öneriler ve yaşanan tecrübeler çerçevesinde tek tek ele alalım.
Siz ya da çocuğunuz bu guruplardan hangisine giriyorsa, bir an önce kararınızı verin, en doğru seçeneği bulun ve o yöndeki araştırmalarınızı yoğunlaştırın.
Yoksa, tercih dönemine geldiğinizde, iş işten geçmiş olabilir.
 
 
İlle de üniversite diyenler
 
Bazı öğrenciler tüm tercihlerini tek üniversite üzerine yoğunlaştırıyor. Örneğin ODTÜ, Boğaziçi, Ege ya da İstanbul Üniversitesi.
Farklı bir seçenek aklının ucundan bile geçmiyor.
Bölüm hiç umurunda değil.
Mühendislik, iktisat ya da sosyoloji.
Olsun da hangisi olursa olsun...
Çift ana dal yaparım ya da bölüm değiştiririm diye de kendilerini teselli ederler ve bir başka üniversitede, çok daha istedikleri bölümlere girebilecekken, hiç akıllarında olmayan bölümlere razı olurlar.
Yaptıklarının hata olduğunu anladıklarında ise iş işten çoktan geçmiştir.asıl olan meslektir ve bir ömür boyu sürer, öğrencilik ise 4,5 yıl!..
 
İlle de meslek  diyenler
 

Hukuk, tıp, eczacılık, öğretmenlik, mühendislik gibi spesifik meslekleri ısrarla isteyenler için önemli olan o unvanı kazanabilmektir.
Üniversitenin nerede olduğunun hiç önemi yoktur.
Çünkü hayallerini süsleyen tek meslek odur.
Tüm tercihlerini, puan sıralamasına göre o yönde yaparlar.
Artık neresi olursa.
Yatay geçişle daha iyi üniversitelere geçerim diye düşünür, lisansta kaçırdığı büyük üniversite fırsatını yüksek lisans ya da doktorada yakalamaya çalışır.
Popüler bir üniversiteden mezun olmak elbette önemli derler ama bireysel yetenekleri sayesinde o engeli de aşacaklarına inanırlar...
Bırakın üniversiteyi, sınava girerken bile, ille de şurası olsun diye kent seçenler var.
Onların öncelikli hayali herhangi bir yerde değil, gidip o kentte okumaktır.
Türkiye’nin neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, gençlerin hiç tartışmasız favori kenti İstanbul.
İzmir, Eskişehir, Ankara, Antalya, Kocaeli de bunlardan bazıları.
Sırf İstanbul’da okumak için en olmadık üniversiteye ve fakülteye razı olan öğrenci sayısı çok fazla.
Kimi yaşanılası kent olarak gördüğü için kimi de hem çalışır hem de okurum diye zorunluluktan seçiyor.  Bazıları da var ki, ya özellikle kaçıyor ya da dağıtmasınlar diye ambargolu şehirlerden uzak tutuluyor.
Anlayacağınız, tercihler aşamasında öğrenim görülecek kent çok önemli.
Çünkü, kazananların yüzde 70’ten fazlası, ailelerinin bulunduğu kentten farklı bir kentteki üniversitede öğrenim görüyor...
 
İlle de özgürlük diyenler
 
Adayları içerisinde ne istediğini en iyi bilenler onlar.
İlle de farklı bir kente gitmek istiyorlar.
Kimileri ayakları üzerinde durup özgürlüklerini ilan etme çabası içerisinde, kimileri ise aile baskısından kurtulmanın peşinde.
Anne babaların artık her kentte üniversite açıldı, niye bu kadar uzağa gidiyorsun dayatmalarına karşı, onlarca farklı senaryoları var ve birinden birisi mutlaka işe yarıyor.
Bu gruptakiler için en büyük handikap, özgürlüklerini ilan ettiklerinde, aradıklarını bulamamanın getirdiği kafa karışıklığı.gittikleri kentte, üniversiteye ya da fakülteye uyum sağlayamamaları, barınma ve sosyal çevre konusunda sıkıntı çekmeleri ve en önemlisi de aileden uzak yaşamanın, hele ilk kez ayrılıyorlarsa, o kadar da kolay olmadığı...
Bu yüzden sık sık kent değiştirenler var. Üniversiteyi kazananlardan çok önemli bir bölümünün, eski öğrenciler olması bu yüzden!..
 
Doğru olan ne?
 

Tercihler konusunda eminim ki kafanız karışıktı, bu yazıyı okuduktan sonra daha da karışmıştır. Ama bütün seçenekleri yeterince irdelemeden de doğru karar alınamıyor.
Genç Bakış için her hafta farklı bir kentteki, farklı bir üniversiteye gittiğimizde, yayından önce memnuniyet anketi yaparız ve yukarıda yazdığımız her satır o anketlerin bıraktığı bir tortunun sonucu...
En doğru üniversite ve en doğru mesleğe gelince, ayağınızı sürterek gitmeyeceğiniz, bir ömür boyu o mesleği severek yapacağınız, kısa bir dönem için olsa da o kentte yaşamaktan keyif alacağınız, kısacası kazandığınızda aklınızın başka bir yerde kalmayacağı bir yer olmalı.
Ve son söz: Geleceğinizi sakın şansa bırakmayın!..
Bu konuda aklınıza takılan her soruyu bize yazabilirsiniz...

egitimajansı.com
Güncelleme Tarihi: 21 Haziran 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER