Yazının başlığına ilk baktığınızda bekli de aklınıza atanamayan öğretmenler, nöbet ücreti, öğretmen rotasyonu gibi konular gelmiş olabilir ancak konumuz onlar değil. Gerçi bu sayılan konular da eğitim camiasının önemli sorunları arasında yer almaktadır ancak benim dile getireceğim konu artık Türkiye de eğitim camiası içinde herkesçe bilinen ve Milli Eğitim Bakanlığının en önemli sorunu olarak ortada duran 6528 sayılı kanunun mağdurlarıdır. Evet, 6528 sayılı kanunla Bakanlık Şube Müdürleri, İlçe Milli Eğitim Müdürleri, İl Milli Eğitim müdür Yardımcıları, Okul Müdürleri ve Okul Müdür yardımcılarına yönelik adeta katliamı anımsatan insanlık dışı bir muamele reva görülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı tarihinin (buna harf devrimi ve ihtilal dönemleri de dâhil ) hiçbir döneminde görülmemiş bir uygulama ile memur lehinde yürürlükte bulunan onlarca yasa ve yerleşik uygulamaya, Mahkeme kararlarına rağmen çalışanların hiçbir kazanılmış hakkı dikkate alınmadan korunmadan bir gecede bütün kazanılmış hakları elinden alınarak adeta yurt içinde yurt dışı sürgününe gönderildiler. Öyle ki kurbanlar biraz derin düşününce sahte belgelerle cezaevine atılmamış olmayı veya vatandaşlıktan çıkarılmamış olmayı neredeyse kar saydı gibi oldular.
6528 sayılı kanun çıktığında ve hemen sonrasında aslında insanlar uğradıkları ağır haksızlığı ve zulmü pek fark edemediler. Ancak Zaman ilerledikçe 6528 sayılı kanun mağdurlarının büyük çoğunluğu uygulama ile başlarına adeta balyozla vurulduğunu önce var denilip sonra yok denilen balyozun aslında var olduğunu iliklerine kadar hissettiler. Peki çoğunluğu sınav kökenli olan bu yöneticilerin suçları neydi de giyotine gönderildiler! Buna dair bakanlığın veya hükümetin veya devletin elinde ne tür bilgi ve belgeler vardı da bu zulüm yapılmıştı. Osmanlıca yanıt verelim: Hiçbir belge olmamakla beraber (bireysel nadir suçlar hariç) devlet büyüklerine yakın bir sendikanın talebi üzerine bir talimatla bahse konu kadrolarda bulunan eğitim yöneticileri bir gecede bir yasa ile adeta infaz edildiler ve hemen yerlerine sendika ve siyasi vizesi olanlar bir şekilde görevlendirildi. Bu süreçte birçok ilde sendika başkanları o İlin valisinden daha etkin konumda rol oynamıştır. Yine o süreçte siyasi tazyikle çeşitli konumlarda öyle görevlendirilen kişiler oldu ki bu kişiler geçmişin gezi olayları organizatörlüğünden tutun da daha önceki cumhuriyet mitinglerinin farklı illerde sunuculuğunu yapanlardan bile görevlendirilenler oldu. Kısaca İllerde sendika başkanları parti başkanları ve kısmen milletvekilleri kendi eş dost yandaş ve akrabalarına makam mevki dağıttılar tabir caizse akbabalık yaptırdılar. Ama bütün bunlar yaşanırken bir şey unutulmuştu! Ortada bir leş yoktu gagalarını pisliğe batıranlar onurlu insanların özlük haklarını gasp ederek onların mağduriyetleri üzerine sözde mutluluk kurmuşlardı. O Gün bu gün her şey unutuldu atı alan Üsküdar’ı geçti hatta Yalova’ya kadar vardı...
Bütün bunlar tüm eğitim çalışanlarını derinden sarstı ve MEB’in içinde bir yönetici diasporası oluştu… Bu minvalde bekli de birkaç bin sayfalık yazı yazmak olanaklı hale gelmiştir. Mağdur edilmiş il milli eğitim müdür yardımcıları, merkez şube müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri (Şahsa bağlı eğitim uzmanları), okul müdürü ve müdür yardımcıları olarak devletimize ve milletimize yönelik bir tavır içinde olmamız akıllardan bile geçirilmemelidir, birçoğumuzun dedesi Çanakkale’de, yemende ve Sarıkamış’ta şehit düşmüştür. Bizlerin temel felsefesi önce vatan ve millet sonra teferruat. Ancak ortada vicdanları kanatan ve gelecekte bekli de bürokratik törelere sebebiyet verecek bir durumu da görmezlikten gelemeyiz ve bu duruma asla razı da olamayız. Haksız yere kimsenin ekmeği elinden alınıp başkasına verilmesin kin ve düşmanlık duyguları beslenip insanların enerjisi boşa heba olmasın. Mevcut çalışanlar da artık rahat ve huzur içinde çalışıp yarın korkusuyla günlerini boşa geçirmesinler. Bakanımız Sayın Nabi AVCI Bunun için bir çaba sarf edebilir ve haksızlığa uğramış kendi bakanlığının personellerinin mağduriyetini önleyebilir. Bu durumda hem kurbanlar kendilerini onurlu bir insan olarak görecek hem mevcut çalışanların psikolojik ezikliği ortadan kalkacak ve en önemlisi gelecekte bürokratik cinayetlere sebebiyet verebilecek endişeler de tamamen ortadan kalkacaktır.
Peki, Bunun için ne yapılmalıdır!!!!!: Öncelikle Bakanlık Şube Müdürleri , İlçe Milli Eğitim Müdürleri ,İl Milli Eğitim müdür Yardımcıları eski görevlerine iade edilmelidir, bu uygun bulunmuyorsa ya Şahsa Bağlı olarak eski kadrolarına atanmalı veya bunlardan belli bir süre ile şube Müdürlüğü ile İçe Milli Eğitim Müdürlüğü veya il Milli eğitim Müdür yardımcılığı
veya farklı kadrolarda olmakla birlikte toplamında bu kadrolarda en az 5- 6 -8- yıl görev yapmış ve halen belli yaşın altında bulunanlar örn :14/03/2014 tarihi itibarı ile 52 yaşından gün almamış olanlar Maarif Müfettişliği kadrolarına atanabilirler bu da olmuyor veya uygun bulunmuyorsa en kötü ihtimalle mevcut kadrolarında kaldıkları sürece eski kadrolarındaki mali haklarından yararlanmaları sağlanmalıdır. (Sağlık Bakanlığında araştırmacı Kadrolarına atananlarda olduğu gibi) Anılan Kanunla görevleri sonlanan okul Müdürleri hiçbir koşula bağlı olmaksızın halen boş bulunan ve ilk boşalacak okul müdürlüklerine öncelikle atanmalıdırlar. Yeterince kadro yoksa okul müdürlüklerine atanıncaya kadar il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde aday sayısı kadar koordinatör okul müdürü kadrosu ihdas edilerek koordinatör okul müdürü olarak atanmaları ve ilk boşalacak okul müdürlüğüne atanıncaya kadar bu kadrolarda istihdam edilmeli ve eski kadrolarındaki ek ders ücretleri ödenmelidir. Görevleri sonlanan müdür yardımcıları için ise branşlarına uygun okullarda norm olup olmadığına bakılmaksızın norm kadro ile ilişkilendirilinceye kadar görevlendirme müdür yardımcısı olarak istihdam edilmeli ve eski görevlerindeki ek ders ücretleri ödenmelidir.
Bunun için Sayın Bakanımız Nabi AVCI’ya tarihi bir görev düşmekte ve bu konuya mutlak surette el atmalı ve bu mağduriyetleri tez elden gidermelidir. Bunun için TBMM kapanmadan birkaç maddelik bir kanun teklifi ile bu sorunlar rahatlıkla tatlıya bağlanabilir. Hatta okul müdürlükleri ve müdür yardımcılıkları için kanuna bile gerek yok norm kadro ve bir iki genel yönetmelik değişikliği ile bile mağduriyetleri giderilebilir. Ancak eğitim uzmanları için yasal düzenleme şart ve yakında meclis tatile giriyor bu nedenle Sayın Bakanımızın tarihi sorumluluğunu önemsiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığında Barış ancak mağduriyetler giderilerek sağlanabilir! Aksi durumda buradan söylüyorum ilerde mağdurların eline fırsat ve imkân geçmesi halinde herkesin üzüleceği ve tasvip etmeyeceği katlanılması ve dayanılması mümkün olunamayacak daha ağır mağduriyetler yaşanacak ve yaşatılacaktır. Durumu Sayın Bakanımıza arz eder ilgi ve alakalarını takdirlerine sunarız.
Muhtar Hırçındeniz