Karabağ zaferi 2020 Türk dış politikasının en büyük kazanımı oldu

Uzmanlara göre, Dağlık Karabağ zaferi, Türk dış politikası açısından da Kafkasya'dan Orta Asya'ya uzanan bölgede yeni dönemin başlangıcı.

Karabağ zaferi 2020 Türk dış politikasının en büyük kazanımı oldu

Uzmanlar, Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği kararlı, tutarlı, çözüm odaklı desteğin sonucunda Dağlık Karabağ'ın Ermenistan işgalinden kurtarıldığını, asırlık hayal olan Nahçıvan koridorunun açılmasının da Türk dış politikası açısından Kafkasya'dan Orta Asya'ya uzanan bölgede yeni dönemin başlangıcı olduğunu söyledi.

Türkiye, 2020'de bir yandan tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele ederken bir yandan da Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Irak ve Kafkasya'da yoğun dış politika yürüttü.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubunun Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen çözüm üretmediği Dağlık Karabağ'da Türkiye'nin askeri, siyasi ve diplomatik çabaları sonuç getirdi. Ermenistan'ın sınır ihlalleri ve saldırılarıyla başlayan Karabağ savaşı 44 gün gibi kısa bir sürede Azerbaycan'ın zaferiyle sonuçlandı.

Türkiye'nin desteğiyle 30 yıldır işgal altındaki Azerbaycan toprakları kurtarıldı. Savaş sonunda bir asırdır Türk dünyasının hayali olan Nahçıvan-Azerbaycan koridoru açıldı. Azerbaycan'ın bu zaferiyle Türkiye'nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile kara bağlantısı da sağlanmış oldu.

Karabağ zaferi uluslararası arenada Türk dış politikasının 2020'deki en önemli kazanımı olarak değerlendirilirken Türkiye'nin bölgedeki siyasi, askeri ve ekonomik ağırlığını arttırdığı üzerinde de duruluyor.

Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı (TADİV) Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, Milli Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman, Türkiye'nin 2020 yılındaki dış politikasının Kafkasya'daki yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.

Prof. Dr. Aygün Attar, 2020'de Türk dış siyasetine damga vuran en önemli olayın Karabağ politikası olduğunu belirterek, bunun sadece kardeşlik veya "bir millet iki devlet" bağlamında değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti.

Rusya'nın, jeopolitik risklerin yoğun yaşandığı Güney Kafkasya bölgesinde dominant güç olduğu mesajını ısrarlı bir tutumla sürdürdüğünü vurgulayan Attar, Türkiye'nin, Rusya'ya rağmen diplomatik ataklarla bölgede yerini aldığını ve başarılı bir sonuca ulaştığını kaydetti.

30 yıldır devam eden Karabağ sorununda AGİT Minsk grubunun başarısız olması üzerine Azerbaycan'ın fiili olarak Türkiye'yi masaya aldığını hatırlatan Attar, şöyle konuştu:

"Karabağ probleminde bölge barışı ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından alınan kararların uygulanmasına yönelik AGİT Minsk grubundan beklentilerin fiyaskoya uğraması sonucu Azerbaycan defakto olarak AGİT'İ devreden çıkarıp Türkiye'nin masada yer alması gerektiğini deklare etti. Dolayısıyla Karabağ sorunu Türk dış politikasının bir parçası haline geldi. Türkiye, 44 gün devam eden savaş döneminde aktif aktör olarak sürecin içinde yer aldı."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in dirayetli tutumunun iki ülkenin dış politika hanesine "Avrasya kapısı-Nahçıvan koridorunun" açılması başarısını kazandırdığını ifade eden Attar, "Güney Kafkasya jeopolitiği ve Türkiye'nin güvenliği açısından son derece önemli olan Nahçıvan koridoru Türk dış politikasının başarısı ve asırlık hayalin gerçekleşmesi anlamına geliyor." dedi.

Attar, Karabağ merkezli dış politikaya paralel olarak Türkiye'nin yürüttüğü kamu diplomasisinin de hem Türkiye hem Azerbaycan'ın diplomatik zaferi olarak tarihe geçtiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Karabağ Zafer geçidine davet edilmesi ve kalabalık bir heyetle orada bulunmasının Türk dış politikası açısından Güney Kafkasya bölgesinde yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu ifade eden Attar, bu olayın 2020'ye ciddi bir iz bıraktığını vurguladı.

"Türkiye'ye yönelik kara propagandalar iflas etti"

Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur, son 30 yılda kararlı, tutarlı, çözüm odaklı ilerleyen Türk dış politikasının, haklı davasında net bir şekilde Azerbaycan'ın yanında durduğunu söyledi.

Türkiye'nin 1990'lı yıllarda da Azerbaycan'ın yanında yer aldığını ancak ilk defa netice almaya yönelik bütün diplomatik enstrümanlarını kullanarak başarı elde ettiğini vurgulayan Atnur, "Türkiye'nin kararlı desteğini Azerbaycan sahada çok net bir şekilde aldı. Türkiye de ürettiği bu dış politikanın kazanımlarını elde etti. Bu politikayla 30 yıldır çözülemeyen Karabağ sorununa çözüm için ciddi katkı sundu. Aynı zamanda Türk dış politikasında 100 yıllık bir rüya olan Nahçıvan koridorunun da gerçekleşmesine yol açtı." şeklinde konuştu.

Atnur, 1918'de Türkiye ile Türk dünyası arasındaki ulaşımın Zengezur üzerinden sağlamanın en büyük hedef olduğunu anımsatarak, "O dönem bu mümkün olmadı. İkinci fırsat 1992'de gelmişti. Ancak Türkiye yeterince ilgilenmediği için bu fırsat da kaçmıştı. O gün kaçırılan fırsat bugün Türkiye'nin kararlı duruşu nedeniyle değerlendirilmiş oldu." ifadesini kullandı.

Ankara'nın yürekli dış politikasının bazı ülkeleri ve grupları rahatsız ettiğini vurgulayan Atnur, İsrail, ABD ve Fransa'nın Türkiye'yi "yayılmacı, İslamcı" ve "İhvancı" olmakla itham ettiğini, bu ülkelerin Karabağ zaferinden sonra da "Turancı" ve "Türkçü" propagandasını yürütmeye çalıştığını aktardı.

Atnur şu ifadeleri kullandı:

"Karabağ'da sahada sağlanan başarı son yıllarda Azerbaycan ile yürütülen, askeri, ticari ve kültürel anlamdaki yakınlaşma, eğit-donat anlaşmalarının bir sonucudur. Karabağ meselesinde Türk hariciyesinin etkin politikası sonucu İran, bölgede rahat hareket edemez hale geldi. Türkiye ve Azerbaycan'daki kitle örgütlerinin İran'daki Türkleri bu meselenin içine çekmeleri, İran devletinin geçmişte yaptığı gibi Ermenistan'a verdiği siyasi ve askeri desteği engellemiş oldu."

"Türkiye, Güney Kafkasya'da gücünü daha da arttırdı"

Prof. Dr. Giray Seynur Derman da 30 yıldır çözülemeyen, "donmuş ihtilaf" haline gelen, Karabağ sorununun Türkiye'nin desteğiyle çözülmesinin Türk dış politikasının 2020'deki en önemli kazanımı olduğunu söyledi.

Diğer bir kazanımın ise Azerbaycan ile Nahçivan'ı birleştiren ulaşım kordiorunun açılması olduğunu anlatan Derman, "Ermenistan'ın İran sınırına yakın topraklarında açılacak koridor ile Türkiye ve Azerbaycan tam bir asır sonra ilk kez kara yolu ile birbirine bağlanacak. Anlaşmanın 9. maddesine göre bölgenin ekonomik ve ulaşım bağlantılarındaki engeller kaldırılacak. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'ın batı bölgeleri arasında ulaşım ve iletişim ağları inşa edilecek. Nahçıvan Türk kapısı haline gelecek." diye konuştu.

Derman, Nahçıvan koridorunun Bakü-Tiflis-Kars güzergahına güçlü destek oluşturarak tarihi İpek Yolu’nun canlandıracağına, aynı zamanda Türkiye ile Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini karadan birbirine bağlayacağına dikkati çekti.

Türk dış politikası 2020 vizyonunun Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan'a olan tam desteğinden dolayı uluslararası kamuoyunda büyük başarı kaydettiğini aktaran Derman, Türkiye'nin Güney Kafkasya'da büyük oyuncu olarak kendi gücünü daha da artırdığını ifade etti.

Derman, Azerbaycan-Türkiye ortaklığıyla ortaya çıkan yeni konjonktürün Türk devletleri arasındaki birliğin de güçlenmesine neden olacağını dile getirerek şöyle devam etti:

"10 Aralık'ta Türkiye ve Azerbaycan Devlet Başkanları İlham Aliyev ve Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Azerbaycan’ın gurur günü olarak Bakü Azadlıq meydanında muhteşem bir resmi tören düzenlenmiştir. Aliyev ve Erdoğan Bakü Zafer Şöleni'ndeki muhteşem nutuklarında iki devletin birlik-beraberlik vurgusuyla güçlü imajını tüm dünyaya göstermiştir. Türkiye bölgede oyun kurucu bir devlet olarak Azerbaycan ile dostluğunu daha da pekiştirmiştir."

Bakü'deki törende Türk ve Azerbaycan askerlerinin bir arada yer almasının Türk Dünyası birliği için önemli bir mesaj niteliği taşıdığına dikkat çeken Derman, "102 yıl önce Nuri Killigil Paşa yönetiminde Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan halkını Ermeni milislerden kurtardığı gibi bugün de Türkiye, Azerbaycan halkının yanında olduğunu göstermiştir. Haydar Aliyev’in şiarı 'Tek millet iki devlet' olarak bu gururu, bu sevinci iki ülke halkı aynı anda yaşamıştır." değerlendirmesinde bulundu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER