Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk; Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan, Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan ve Türk Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hanefi Bostan ile birlikte 25-27 Şubat 2014 tarihleri arasında İstanbul’da üniversite ziyaretlerinde bulundu. Genel Başkan Koncuk ve beraberindeki heyet 25 Şubat tarihinde Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül’ü makamında ziyaret etti, daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesinde üyelerimiz ve işyeri temsilcilerimiz ile biraraya geldi
Genel Başkan Koncuk, 26 Şubat tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’i makamında
Toplumsal sorumluluğu
Genel Başkan Koncuk
12 Eylül’de ya da 28 Şubat’ta bile toplumu toptan tasfiye etmek gibi bir anlayışın görülmedi. 12 Eylül’de dünya görüşünden dolayı hiçbir
Türk Eğitim-Sen’in Türkiye genelinde yaptığı bir günlük iş bırakma eylemine değinen Koncuk, eyleme katılımın çok
Kazanılmış hakları buduyorsa, insan hakkı ihlalleriyle dolu ise o kanunun demokratik olamayacağını bildiren Koncuk, “Bu kanunu tanımıyoruz. Bu, diktatörce bir anlayışla yapılmak istenen bir kanundur” diye konuştu.
2 milyon 600 bin kamu çalışanının iş güvencelerini kaybetmemek için tedbir alması
Kamu çalışanlarının iş güvencesinin de tehdit altında olduğunu kaydeden Koncuk, şöyle konuştu: “17 Aralık operasyonunun ardından bir gazeteci Pakistan gezisinden dönerken Başbakana ‘Emniyet müdürlerini, polisleri neden meslekten atmanız?’ diye soruyor. Başbakan da, ‘657 sayılı DMK bu insanları koruyor. Eğer bu kişiler fabrikada çalışsaydı, ihbar
Üniversite çalışanlarının ekonomik durumları düzeltilmelidir.
Üniversitelerde kadroların rektörün iki dudağı arasında olduğunu, bazı rektörlerin yıllarca bekleyenlere değil, kendisine yakın kişilere kadro verdiğini söyleyen Koncuk, “Biz bu adaletsizleri gerek YÖK nezdinde, gerek ise TBMM’de ve toplu sözleşme masasında gündeme getiriyoruz” dedi.
Akademisyenlerin ekonomik durumlarının iç açıcı olmadığını da belirten Koncuk, akademisyenlerin mali durumlarına ilişkin bir çalışma yapıldığını ve Türk Eğitim-Sen olarak bu çalışmayı yakından takip ettiklerini kaydetti. Koncuk, “Akademisyenlerin ücretlerine yönelik çalışma şu ana kadar sonuçlandırılmadı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 5. İzmir İktisat Kongresi'nde öğretim üyelerinin aldığı ücretin düşük olduğu eleştirilerine katıldığını, bu konuda diğer kamu personellerine oranla durumun iyileştirilmesi gerektiğini söylemişti.Bakan’ın bu sözünü yerine getirmesini ve gereğini yapmasını istiyoruz” dedi.
Üniversitelerde çalışan idari personelin de ekonomik durumlarının kötü olduğunu bildiren Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin refah sınırının 3 bin 800 TL’ye çıktığını ancak kamu çalışanlarının bunun yarısı ile geçinmek zorunda bırakıldığını söyledi.
Eğer 2015 yılında yapacağımız toplu sözleşmede yine yetkili konfederasyon kamu çalışanlarını pazarlayan konfederasyon olursa, bir kez daha satılacağımız açıktır.
Toplu sözleşme dönemine de değinen Koncuk, “Çok kötü bir toplu sözleşme dönemi yaşandı. Toplu sözleşmeyi 3 günde tamamladılar ve 730 günümüzü çaldılar. Kamu çalışanlarını 123 TL’ye pazarladılar. Kamu çalışanları 2014 yılında 123 TL, 2015 yılında ise yüzde 3+3 zam alacak.
Türkiye ekonomisi şu anda freni patlayan kamyon gibi. 2013 yılında cari açık 65 milyar dolara ulaştı. ABD ve AB ekonomik krizi iliklerine kadar hisseti ama cari açıklarını 2009 yılından bu yana kapatmaya başladı. Ekonomik krizin Türkiye’ye teğet geçtiği söyleniyordu ama 17 Aralık operasyonuyla ekonomik kriz havası daha da yayılmaya başladı. Doları frenlemek için faizler yükseltildi. Kamu çalışanlarının alım gücü son bir yılda yüzde 15 azaldı. Enflasyonda çift haneli rakamlar bizi bekliyor. Buna rağmen kamu çalışanları enflasyon farkı alamayacak. Toplu sözleşmeyi imzalayan konfederasyon bu kadar basit bir şeyi bile akıl edememiş. Ortalama maaş alan bir kamu çalışanının zam oranı yüzde 5.2’dir. Peki enflasyon yüzde 15 olduğunda ne olacak? Böyle bir hata olabilir mi?
Öte yandan 2014 yılında aile ve çocuk yardımı, ek dersler artırılmıyor. Bu toplu sözleşmede kamu çalışanları pazarlanmış ve satılmıştır. Eğer 2015 yılında yapacağımız toplu sözleşmede yine yetkili konfederasyon kamu çalışanlarını pazarlayan konfederasyon olursa, bir kez daha satılacağımız açıktır. Bu nedenle tüm arkadaşlarımızın sendikal anlamda mücadele etme yürekliliğine sahip sendikaları tercih etmesi önemlidir. Aksi halde ekonomik haklarımız zayıflayacak, iş güvencesi elimizden alınacaktır.
Yetkili sendika olmak da tek başına yeterli değildir; Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olması gerekmektedir. Çünkü toplu sözleşmede imza yetkisi sadece yetkili olan konfederasyon genel başkanına aittir. Yetkili olan konfederasyon genel başkanı toplu sözleşmeye imzayı attığı anda, itiraz edemiyorsunuz. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak 450 bin üyemiz adına oradayız ama kamu görevlileri hakem kuruluna itiraz hakkına sahip değiliz. Bu sakat bir anlayıştır. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen yetkili olmalıdır.” Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2014, 00:00