NÖBET EYLEMİNİN HUKUKİ BİR SONUCU OLUR MU?

NÖBET EYLEMİNİN HUKUKİ BİR SONUCU OLUR MU?
İlk olarak Eğitim-İş sendikasının başlattığı nöbet tutmama eylemine Türk Eğitim-Sen 21 Ocak 2015 tarihinde aldığı kararla katıldı. Daha sonra 5 Şubat’ ta Eğitim-Sen; 6 Şubat’ ta Aktif Eğitim-Sen, Özgür Eğitim-Sen, Birlik Eğitim-Sen; 8 Şubat’ ta Eksen Eğitim-Sen aldıkları nöbet tutmama kararlarıyla destek verdiler. Sendikaların eylem kararları içerik itibarıyla farklılık gösteriyor. (Önümüzdeki günlerde diğer sendikaların da eyleme katılacağını düşünüyorum.)
 
İdareler de haliyle nöbet eylemine karşı gardını almış vaziyette… Aldığımız duyumlara göre sendikası nöbet kararı alan öğretmenlere nöbet eylemi haftasında nöbet yazmamak başta olmak üzere şifâhen de olsa öğretmen arkadaşlarımıza ‘‘Bak nöbetin var, öğrenciye bir şey olursa karışmam, başın belaya girer!’’ türünden aba altından sopa göstereni de var.
 
Mobbing uyguladıklarının farkında değiller çünkü çalışma barışını bozuyorlar. Ayrıca sendikası nöbet eylemi kararı alan öğretmen arkadaşlarımıza idarelerin nöbet tutması yönünde baskı uygulamaları TCK’ nin Şantaj başlıklı ‘‘Bir kimseyi kanuna aykırı/yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlayan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.’’ şeklindeki 107. maddesine aykırıdır. Kaş yapayım derken göz çıkarmak bu olsa gerek…
 
İdareler kendi koltuklarını düşündüklerinden mi yoksa ‘‘Okulda bir sorun çıkmasın!’’ derdine düştüklerinden midir bilinmez ikinci dönemin daha ilk gününden sorun çıkartmaya başladılar. Bazı uyanıklar, eylem kararı sebebiyle nöbet tutmayacak öğretmen arkadaşlarımıza diğer haftalar çift nöbet yazarak durumu dengelemeye çalışıyorlar. Hâlbuki haftada çift nöbetin İlköğretim/Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ nde yeri yoktur! Bakanlıktan 28 Nisan 2014 tarihinde istenen görüş yazısında MEB, haftada iki nöbeti mevzuata aykırı bulmuştur. Eylem kırıcılık kimsenin haddi, yetkisi ve görevi değildir.
 
Nöbet tutulmayacak haftada ek-dersin kesileceği yönündeki MEB’ in 6 Şubat tarihli yazısı ile gözdağı vermek istenirken bakanlık, sanki kendi kalesine gol atmış. Şimdi öğretmen arkadaşımız sormaz mı: ‘‘Madem nöbet tutmadık diye ek-dersi kesiyorsunuz da nöbet tutunca neden ek-ders yatırmıyorsunuz?’’
 
Görüldüğü üzere nöbet meselesi nerden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Çünkü tüm iş kollarında nöbet tuttukları için devlet memurlarına ek ücret ödenirken öğretmenlere ödeme yapılmıyor. Bu durum 1982 Anayasası’ nın ‘‘Kanun Önünde Eşitlik’’ başlığını taşıyan 10. maddesine aykırıdır! Ayrıca öğretmenler nöbetçi oldukları yer ve zaman süresi içinde her türlü sorundan birinci derecede sorumlu oluyorlar. Herhangi olumsuz bir durumda ihale genelde nöbetçi öğretmene kalıyor. Nöbet, öğretmenliğin bir parçası değil angarya haline dönüşüyor.
 
Gelelim, nöbet eyleminin hukukî bir sonucunun olup olmayacağına… Sendikal eylemler arasında herhangi bir fark yoktur. Örneğin basın açıklaması yapmak veya okumak ile grev (iş bırakma eylemi) arasında yasal anlamda farklılık bulunmamaktadır. Sendikanın tertip ettiği yürüyüşte flama/ bayrak sallamak ile oturma eylemi yapmak, aynıdır. Nöbet tutmama eylemi ile dilekçe eyleminin yasal statüsü farklı değildir. Eylem türünün ne olduğunun önemi yok, sendikal eylemlere katılmak anayasal haktır dolayısıyla suç değildir. Sendikal eylemler; ülkemizin taraf olduğu ILO sözleşmeleri, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, İş Kanunu, 657 sayılı DMK’ ya uygundur. Dolayısıyla nöbet eylemine katılmanın öğretmen arkadaşımız açısından herhangi bir hukukî sonucu olamaz!
 
 
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER