ADALETE HASRET ADALET ÇALIŞANLARI !

ADALETE HASRET ADALET ÇALIŞANLARI !
Bir toplantıda Adalet Bakanı çeşitli konularda  Yazılı ve görsel medyaya açıklamalarda bulundu.  “İki müjde” olarak yansıtılan husus bizzat Bakanın ağzından şöyle ifade edildi:“…Maliye Bakanlığı ile son rötuşları yapıyoruz. Ağustos ayı içinde kanun tasarısını TBMM’ye sevk edeceğiz. Hakim ve savcılarımız Yargıtay ve Danıştay üyeleri dahil tamamının maaşlarında önemli ölçüde iyileştirmeler yapacağız. Sicille ilgili konularda Bakanlık olarak birhazırlık içindeyiz. Bu çerçevede sicil affıyla ilgili bir düzenleme de yapacağız.”
Yargıdaki büyük huzursuzluğu bir nebze olsun susturmak için böyle bir yol seçmeleridir.
Siyasi iktidarın yargı üzerindeki keyfi uygulamaları, yargıya olan güveni sarsmakla kalmadı, maalesef yargı çalışanlarını da itibarsızlaştırdı.Adalet Bakanı, iktidarın yargıda yap tığı bunca tahribatı kapatmak için, Yargıçların ekonomik durumlarını düzelteceğini ve sicil affı getireceği müjdesi vermektedir.
Ancak, her zaman olduğu gibi yargı çalışanları sadece yargıçlarmış da,diğer çalışanlar yokmuş gibi davranılmaya devam edilmektedir. Buhükümet döneminde daha önceki yıllarda Hakim ve Savcılara iki defa hatırı sayılır miktarda maaş artışları yapılmış, ancak diğer Adliye çalışanları göz ardı edilmişti.
Adliye çalışanlarının bir bütün olarak görülmesi, adaletin hızlı ve sağlıklı yürütülmesinin tek yoludur. Adalet mekanizması üçlü bir sacayağından oluşur.Yargılama sonunda adaleti, şüphesiz nihai olarak
yargıçlar dağıtır;  fakat çalışma usulüne dayalı bir süreci de vardır.Bu süreçte yargıçların donanımları, nitelikleri ve bağımsızlığı elbette adaletin kalitesini ve yargılama sürecinin başarısını belirleyen en temel hususlardır. Ama sürecin diğer aktörleri ve mutfağı da en az hakimlerin nitelikli ve donanımlı olması kadar önemlidir. Yargı sürecinin oluşumunda rol alanlar, onun mutfağında çalışanlar üzerinde, yeterli dikkat göstermez ise süreç sonunda ortaya çıkacak üretimin de kalitesi düşer. Adaletin yeterince hızlı,nitelikli ve isabetli bir şekilde ortaya çıkması asla mümkün olmaz.Adalet sisteminin düzeltilmesinde sırf yargıçlar tarafının değil, sacayağının diğer taraflarının da standartlarının yükseltilmesi icap eder.Adalet hizmetlerinin verilmesinde Hakim ve Savcılar gibi çalışan, mahkemelerde duruşmaların yapılmasını sağlayan, mahkeme dosyalarını tekamül ettiren, mahkeme kararlarını ilgili yerlere ulaştıran, mesai mefumu gözetmeden, adliyelerin olmazsa olmazı olan zabıt katibinden yazı işleri müdürüne, mübaşirden teknik elamanına kadar, sayıları 50 bini bulan Adalet çalışanları bir kere daha “yok”hükmündedir.
Torba kanun olarak adlandırılan tasarının 73 maddesi  “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun uyarınca kurulmuş olan ve iş yoğunluğu diğer mahkemelere göre fazla olan mahkemelerde görev yapan memurlar ile sözleşmeli personele ayda 50 ve her bir personel için yılda 300 saati geçmemek üzere fazla ücreti ödenebilir” şeklinde genel kurulda kabul edilmiştir. Sayın hükümet yetkilileri, Sayın Bakan bu nasıl mantıktır? Mahkeme dışında kalan birim ve savcılık çalışanları adli birim elemanı değimlidir?Gelin bunu 50.000 adalet çalışanına anlatın.Yetkili ama etkisiz sendikacılar gelin talebeniz geçek oldu bunu siz izah edin.Ama eminim ki adalet çalışanları, memurlar sizin umurunuzda değil. Bu anlayış kabul edilemez. Yargı ve hizmet bütünlük içerisinde adalet öncelikle “ Adalet dağıtanlar arasında” sağlanmalıdır. Hem iş barışının temini ve hem de bir hakkın teslimi tüm çalışanları gözetleyen ve hakkını veren bir anlayışla mümkündür.  Böyle bir ayrımcılık kabul edilemez. Adalet çalışanları “Adalete Hasret” kalmamalı..!

Metin MEMİŞ
Türk Büro-Sen
Çankırı Şube Başkanı
Güncelleme Tarihi: 25 Temmuz 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER