İSMAİL KONCUK KAMU ÇALIŞANLARINA 'KİMSEDEN KORKMAYIN' ÇAĞRISI YAPTI

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Mali ve Dış İlişkiler Sekreteri Seyit Ali Kaplan Ankara 5 No’lu Şubenin Nallıhan’da düzenlediği toplantıya katıldı.

İSMAİL KONCUK KAMU ÇALIŞANLARINA 'KİMSEDEN KORKMAYIN' ÇAĞRISI YAPTI
Toplantıda Nallıhan Belediye Başkanı Ahmet Adnan Okur, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Şube Başkanı Sevgi Yalav, Türk Diyanet Vakıf-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Şahin Ciğerci, Nallıhan İlçe Temsilcisi ve yönetim kurulu hazır bulundu. Toplantının açılış konuşmasını Ankara 5 No’lu Şube Başkanı Sevgi Yalav yaptı.
 
Toplantıda bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Baskıların insanların kendi dünyalarında oluşturduğu sanal korkular olduğunu söyleyerek, kamu çalışanlarına ‘kimseden korkmayın’ çağrısı yaptı. Koncuk şöyle konuştu: “Kendi dünyamızda birtakım korkular oluştururuz. Hayatımız boyunca bu korkuların esiri oluruz, korkuların gölgesi altında yaşarız. Sürekli horlanırız. Korkan insanlar, kendisine değer vermeyen insanlardır. Hayatta kendi inançlarımız, değerlerimiz konusunda mücadele etmek gerekir. Bu mücadeleye hayatımızın baharında korkularımız nedeniyle son verirsek, bu doğru olmaz. Sinen insanlar görüyorum. Sinen insanlar bugün A gücünden, yarın B gücünden korkar. Bu nedenle ben ‘baskı’ kelimesinin samimi, yürekli, inançlı insanların literatüründe olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kim korkar? Mesela A ilçesindeki bir makama hiç hak etmeyen birini atarsanız, o adam korkar ve kendi kendine ‘Ben bu makamı hak etmiyorum’ der. Neyin korkusunu yaşar? A siyasetindeki kişi, yarın siyasetteki gücünü kaybederse ya da o siyaset toplum içindeki yönetme gücünü kaybederse, o makama atanan kişinin hayatı korkularla geçer. Şeyh Edebalinin sözünü hatırlayın: ‘Yüksek yerlerde yer tutanlar, aşağıdakiler kadar güvende değildir.’ Bu nedenle kimseden korkmayın. Yeter ki hakkı koruyun. Haklı insanlar korkmaz. Korkmayan adamdan da herkes korkar. Kamu çalışanları içinde zayıf insan olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Zayıf insan olursa ne olur biliyor musunuz? Zayıf insanla birlikte toplum geleceğini kaybederiz. Toplumu öğretmenler ile birlikte inşa edeceğiz. Atatürk ‘Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacak’ diyor. Bakınız Atatürk Cumhuriyet döneminde tüm imkânlarını öğretmenleri yetiştirmek için kullanıyor. 1923 yılında bir öğretmene 23 Cumhuriyet altını veriliyordu. O yılarda ülkemizin içinde bulunduğu durumu düşünün. Ülkemiz iğnesini imal edemiyor, fakru zaruret içinde. Ancak Atatürk, bu ülkeyi ancak öğretmenlerle inşa edeceğini düşünüyor ve öğretmenleri baş tacı yapıyor. Din görevlilerimiz de öğretmenlerle aynı işi yapan insanlardır. Eğer biz bu insanları kaybedersek, şahsiyetlerinin zayıflamasına göz yumarsak, samimiyetle söylüyorum bu ülkenin geleceği kalmaz. O zaman bu ülkenin geleceğini kim inşa edecek? Bir öğretmen sadece okuma-yazma ya da matematik öğreten insan değildir. Öğretmen aynı zamanda öğrencilerine sağlam duruş sergilemeyi öğreten insandır. Öğretmen öğrencisinin şahsiyetinin daha da güçlenmesi adına gayret göstermelidir. Aynı durum din görevlileri içinde geçerlidir. Din görevlisi, topluma söylediklerini, kendisi de yaşayacak. Kendi menfaatlerini öne çıkaran bir din görevlisi eksiktir. Din görevlilerimiz de sağlam duruş gösterecektir.
 
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününe de değinen Koncuk, “ Pazar günü 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramını kutladık. Bildiğiniz gibi Türkiye Kamu-Sen 1 Mayıs kutlama komitesinden çekildi. Çünkü 1 Mayıs bildirisine bölücü talepler girdi. Türkiye Kamu-Sen şunu söyledi: ‘1 Mayıs’ta ortak dil geliştirelim. Çalışma hayatıyla ilgili sorunlarımızı dile getirelim.’ Çünkü kamuda istihdam çeşitliliği aldı başını gidiyor. Tam bir sömürü düzeni hâkim. İnsanların alın terini yok etmek, hakkını hukukunu yok saymak adına işleyen bir çark var. Biz kadroluların da sözleşmeli olmasının önüne geçmek istiyoruz. 16 Nisan’da Türkiye Kamu-Sen’in kuralsız ve güvencesiz çalışmaya karşı yaptığı miting sırasında Başbakan sözleşmelileri kadroya alacağını söylemek zorunda kaldı. İşte Türkiye’de çalışma hayatını tehdit eden tüm bu uygulamalara rağmen, 1 Mayıs bölücü sloganlarla kutlandı. 1 Mayıs’ta Atatürk’ün heykelinin başına bölücü bir siyasi partinin poşusunu takmışlar. Bir Allahın kulu ses çıkarmıyor. Bu manzaraya ses çıkarmayanlar belki bölücü sloganlar atmıyorlar ama bölücülüğün 1 Mayıs’ta zemin bulmasını seyrediyorlar, sonra da ‘ben vatanseverim’ diyorlar. Öte yandan bir kısım kamu çalışanı BDP’liler tarafından dövüldü. Çünkü ellerinde Türk bayrağı vardı. Çalışanların ellerinde Türk bayrağı olması dayak yemelerine neden oldu. Elinde Türk bayrağı var diye insanlarımız dayak yiyorsa, bu ülkede yaşayan her ferdin utanması, kendini hesaba çekmesi lazım. Bu noktada Türkiye Kamu-Sen’in son derece önemli bir görev ifa ettiğini düşünüyorum.

Konfederasyonumuz; hem kamu çalışanlarının pastadan payını artırmasını sağlarken, hem de bu ülkenin geleceğini düşünüyor. Bu ülkede Türkiye Kamu-Sen gibi hassasiyetleri merkezine alan başka bir kuruluş vallahi yok, billahi yok. Konfederasyonumuzun desteklenmesi mecburiyet haline geldi. Şuurlu olmamız ve toplumu dirençli, dinamik hale getirmemiz gerekmektedir. Bugün Türk Eğitim-Sen’in üye sayısı 180 bin’in üzerinde. Türkiye Kamu-Sen’in üye sayısı da 410 bin civarında. Her geçen gün büyüyoruz. Bu büyümenin tek sebebi ilkeli mücadelemizdir” diye konuştu



Güncelleme Tarihi: 04 Mayıs 2011, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet Remzi
Ahmet Remzi - 13 yıl Önce

Korkak insanların her gün öldüğü muhakaktır. Her gün öleceğine bir kez ölmek daha güzel olmalıdır. Eğer insan isek söz konusu inandıklarımızsa ve korkup bundan taviz veriyor isek vay halimize. Esas o zaman pisipisine gfittiğimizin resmidir. Çünkü yiğitçe çarpışık kaybedenler her zaman yiğit olarak anılırlar. Oysa korkarak teslim olanlara esir derler. Esareti kendine yakıştıranlara aciz derler. Aciz insanlara acırlar. Acınanlara ise yazık derler.

SIRADAKİ HABER